Bozcaada’nın unutulmaması gereken, gerçek bir değeriydi nam-ı diğer Toto Metin. Bozcaada’nın tarihten bu yana süren yalnızlığının, adaya olan aşkın-tutkunun, bağlarının, şarabının boyayla, resimle ete kemiğe bürünmüş haliydi benim için ressam Metin Yağcıoğulları. Yarım asrı aşkın süren Bozcaada hayatında tabela yazdı, balıkçılık yaptı, kayıkları boyadı, fotoğraf çekti ve adanın resimlerini çizdi. Adada seveni az olmasa da küçük dünyasında ömrü yalnız ve tek başına geçti Metin amcanın. Adadan başka hiçbir yerde yaşayamayan Metin amca aslında o kadar yalnızmış ki düşünün o dönemler adada bazı kimseler onu MİT’ten falan sanıyorlarmış, öyle dedikodular çıkarmış hakkında.
Adada fotoğrafçılık yaptığı dönemlerde ‘Foto Metin’ olarak anılsa da parasız, pulsuz kaldığı yıllarda sık sık toto oynaması sebebi ile de daha çok “Toto Metin” lakabı ile bilinmeye başlandı. Hâlbuki parada, mülkte de gözü yoktu Metin amcanın. Belki de sırf geçim sıkıntısı çekmeden resim yapabilmenin hayalini kuruyordu sayısal toto oynarken. Son yıllarda neredeyse adanın tüm duvarlarını kaplayan, sırf Instagram’da selfielerde yer alması için yaratılan duvar resimlerinden aslında daha iyi paralar kazanabilirdi Toto Metin ama işte bu dönemin ressamı da değildi.
Son birkaç yılını Çanakkale’de huzurevinde yalnız geçiren Toto Metin’i iki gün önce sonsuzluğa uğurladık. Çok kıymetli bir değerimizi kaybettik. Bozcaada’nın ressamı nam-ı diğer Toto Metin’i tanımayanlara kısaca hayatından bahsetmek isterim…
1928’de Manisa Salihli’de dünyaya geldiği gün annesini kaybetmiş Metin Yağcıoğulları. Annesini doğduğu gün kaybeden Metin amcayı, memur olan babası İzmir’de anneannesinin yanına götürmüş. Daha sonra babasının askerliği geldiği dönemde ise bu kez İstanbul’a halasının yanına gönderilmiş. İlk ve ortaokulu İstanbul Cağaloğlu’nda tamamlayan Toto Metin’in ağabeyi Vedat Yağcıoğulları ise o dönem İstanbul’un en tanınan, bilinen ressamlarından biriymiş. Abi kardeş ikisi de yakışıklı, janti adamlarmış. Hatta anlatılana göre Metin amcanın, ressam abisi Vedat Yağcıoğulları, Nü resimleri de yapıyormuş. Bu nedenle abi-kardeş beraber çalıştığı atölyelerinde zaman zaman olaylar ve sıkıntılar da yaşanmaya başlamış.
‘TESADÜF ESERİ BİR GEMİYLE BOZCAADA’YA GELMİŞ’
1948 yılında askere giden Toto Metin, askerlik dönüşünde her ne kadar İstanbul’da yağlı boya ile tabela işine devam etmek istese de İstanbul’da o dönem ışıklı tabela furyası başladığı için iş bulamaz hale gelmiş. Bir süre daha İstanbul’un kenar mahallelerinde tabela boyayarak geçimini sağlamaya çalışan Metin amca kendi ifadesi ile “İşler iyiye gitmiyordu, teknolojiye yenik düşmüştüm.” diyordu. Parasızlıktan İstanbul’u terk eden ressam Metin önce Antalya’ya oradan da bir arkadaşının tavsiyesi ile Anadolu’yu bucak bucak gezip tabela boyuyormuş. İyi de para kazanmaya başlamış aslında. Tabii iyi para kazanıyorum dediği, yine anca yalnız başına geçimini sağlayacak kadar para idi aslında…
Anadolu’yu gezdikten sonra bir süre Marmaris ve Bodrum’da kalan Metin Yağcıoğulları, tam yine yeniden İstanbul’a doğru yol alırken, aslında biraz da yanlışlıkla yolu bir şekilde Bozcaada’ya düşüyor. İstanbul’dan kalkan ve içinde Rumlar’ın da olduğu, eğlenceli gençlerin de olduğu bir gemiye biniyor ve hiç bilmediği Bozcaada’ya varıyor. Metin amca adaya gelişini Mendirek ve Bozcaada Haber’e şu sözlerle anlatıyordu: “O zamanlar şimdiki gibi değildi. Turist yok, turizm yok. Burada yaşayanlar bağcılık, şarapçılık ve balıkçılık yaparak geçiniyorlardı. Yani tabela yazdıracak kimse yoktu. Kayıklara isim yazmaya başladım. Açıkçası pek tatmin etmiyordu yaptığım iş. Balıkçılık yapan Yorgi (Arap Yorgi) ile tanıştım. Onunla beraber tekneyle kalamar ve balık avına çıkıyorduk. Biz hiç ağ kullanmadık. Paragat olta ile avlanıyorduk. Paragat zor işti. Zaten paragatla avlanan Miço ve Koço (Hovarda) kardeşler, bir de biz vardık. İşler güzel gidiyordu. Tabela işi yoktu ancak balıkçılık işi bayağı iyiydi. Bir süre sonra Arap Yorgi'nin kayınpederi vefat edince, balıkçılığı bırakıp üzüm bağlarıyla ilgilenmesi gerektiğinden benim için de balıkçılık işi bitmiş oldu.”
ASKERLERİN FOTOĞRAFLARINI ÇEKMEYE BAŞLIYOR
Metin amca adayı çok sevmişti, artık kafasında Bozcaada’dan başka bir yerde yaşama fikri tamamen yok olmuştu. Metin amca geçimini sağlamak için bir yandan da adada fotoğrafçılık yapmaya başlamıştı. İş bulduğunda arada tabela, kayık boyayan ressam Metin, artık adanın fotoğrafçısı da olmuştu. Bayramlarda, resmi törenlerde, kutlamalarda fotoğraf çeken Metin Yağcıoğulları, adadaki askeri birlikten hatıra fotoğrafı çekenlerden de az da olsa para kazanıyordu…
Maalesef Bozcaada’nın turizmle tanıştığı yıllarda ise yine ışıklı tabelalara ve teknolojiye yenik düşmeye başlamıştı Metin amca. Fakat turizmle birlikte Toto Metin’in resimleri turistlerden ilgi görmeye başlayınca bir yandan da yeniden mutlu olmaya başlamıştı. Hem resimlerine değer veriliyor, hem de geçimini sevdiği işten sağlamaya başlıyordu. . Yaptığım resimlerde sürekli olarak adanın tarihini sembolize etmeye çalıştım. Çünkü benim için adanın tarihi dokusu, üzümü, şarabı çok önemli. Küçük yaşlarda Alman harbi sırasında incelediğim Yunan ve Alman gemileri, yelkenlileri Bozcaada’nın tarihi sembolleridir aslında… Şu an o gemileri ve yelkenlileri resmedecek kimse yok. diye anlatıyordu.
İlham aldığın bir sanatçı ve resimlerin ne zaman ilgi görmeye başladığına yönelik sorumuza 2014’te şöyle cevap vermişti ressam Metin: “Bozcaada’ya turizmin gelmesiyle birlikte resimlerime olan ilgi artmaya başladı ve zaten bitmekte olan tabela işini tamamen bıraktım. " Ayvazovski’nin eserlerinin çoğu deniz manzarası olduğu için bana en uygun sanatçı oydu. Ondan etkilenmiştim. Kendi eserlerimde cd sürekli deniz ,tarihi simgeleyen kale ve yelkenlileri kullandım yıllarca resim ve adanın kartpostal kartlarını yapmaya devam ettim. Yaptığım resimlerde sürekli olarak adanın tarihini sembolize etmeye çalıştım. Çünkü benim için adanın tarihi dokusu, üzümü, şarabı çok önemli. Küçük yaşlarda Alman harbi sırasında incelediğim Yunan ve Alman gemileri, yelkenlileri Bozcaada’nın tarihi sembolleridir aslında… Şu an o gemileri ve yelkenlileri resmedecek kimse yok.”
‘İNSAN OLUP DA YAŞAMINDA AŞK OLMAYAN OLUR MU?’
Bu arada adamızın sevilen ama yalnız ressamı Metin amca totoda kaybettiği gibi aşkta da kaybetmiş hep…
Bugüne kadar hiç evlenmeyen ve yalnız yaşayan Foto Metin’e aşkı sormuştu 2015’te Mustafa Dermanlı. Şöyle yazıyordu cevabı Mendirek’te: “İnsan olup da yaşamında aşk olmayan olur mu? Benim de aşklarım oldu. Oldukça yakışıklı biriydim ve benden hoşlanan da çoktu. Bir Rum kızla aşk yaşadım ancak Yunanistan'a göçüp gitti. Oradan buraya gelenlerle haberleşiyorduk. Daha sonra haberleşmedik ve haber alamadım. Kim bilir belki de evlenmiştir.
Zaman içerisinde buradan birini sevdim. O da beni seviyordu. İsmini vermem burada, ayıp olur... Ailesinin de haberi vardı. Bir gün kahvede otururken kızın babasının yanına gittim. Mevzuyu ona anlattım. ‘Düşüneyim’ dedi. Ancak o sırada yanımızda oturan, şimdi hayatta olmayan eski belediye reisi konuya girerek kızın babasına, “Bu adamın doğru dürüst işi yok, başını sokacak bir evi bile yok" diyerek bu işin olamayacağını söyledi. Bu söylemden sonra kızın ailesi de tavır alınca uzaktan uzaktan sevmeye devam ettim. Kızın evleneceği güne kadar devam etti bu aşk. O sevdiğim kız evlenerek ada dışına gelin gitti. Kısa bir süre sonra evlendiği kişiyle anlaşamamış, boşanmış olarak geri geldi. Zaman içerisinde bir başkasıyla evlendirdiler ve yeniden ada dışına gitti. Fazla bir zaman geçmeden evlendiği kişi vefat edince tekrar adaya geri geldi. Yani ‘ben sevdim eller aldı!’ diyebilirim.”
SESSİZ SEDASIZ ADADAN AYRILIYOR RESSAM METİN
Neyse, Foto Metin ömrünün son yıllarında hem tabela boyadı, hem de yaptığı ada resimlerini satarak geçimini sağladı. Ancak turizmle birlikte her ne kadar resimleri, kartpostalları değer görse ve bir süre geçimini sağlamayı başarsa da bu kez turizmden darbe almaya başlamıştı metin amca. Zamanla turizmin popüleritesi onun tek başına kaldığı evde barınmasına bile müsaade etmiyordu. Ve artık yaşadığı ufacık evinin kirasını ödeyemediği için 2013 yılında hiçkimseye bir şey demeden sessizce ayrılmıştı adadan ressam Metin amca.
Adadan ayrıldıktan sonra Marmaris, Bodrum gibi gençliğinde gittiği yerlere gidiyor ama oraların da çok değiştiğini görünce son olarak Ankara’da ablasının yanına yerleşmek zorunda kalıyor. Çiçek Pastanesi’nin sahibi rahmetli Tahir Günday’ın yakın dostu idi aslında Toto Metin. Son yıllarda da Metin amcaya en çok Tahir abi destek olmuştu. Ama Metin amca ona bile söyleyememişti evinin kirasını ödeyemediğini… Adada geç de olsa yokluğu fark edilen ressam Metin’i aylar sonra gazeteci-yazar Ateş İlyas Başsoy ve Tahir abi bulup ait olduğu yere, Bozcaada’ya getiriyorlar. Dönemin kaymakamı Abdulgani Mağ’ın da desteği ile tek bir odalık ev tutulmuştu Metin amca için. Hem orada yaşıyor, hem de orada resim yapıyordu. Tüm bakımını ve sorumluluğunu da dostum dediği Tahir abi ve ailesi üstlenmişti. Fakat Toto Metin de artık iyice yaşlanmaya başlamıştı.
O ADANIN EN ÖNEMLİ DEĞERLERİNDEN BİRİYDİ
Bozcaada Haber 2016 Ödülleri Gecesi’nde “Yılın Değeri” ödülünü takdim etmiştik Metin Yağcıoğulları’na. 85 yaşında ilk kez adalıların, belediye başkanının, kaymakamın vs protokolün önünde alkışlar eşliğinde ödül alıyordu ressam Metin. Çok duygulanmıştı Metin amca, belki de ilk kez adada topluluk önünde onore edilmişti. Kuvvetli alkışlarla ödülünü alan Metin Yağcıoğulları titreyen sesiyle sadece “Şu an çok heyecanlıyım” diyebiliyordu.
Ancak yaşı artık 90'lara dayanan ve demansı da ilerleyen Metin amcanın yalnız başına kaldığı ev, adeta çöp eve dönmüştü. Hatta yaşadığı evin halinin videosu adada üzüntü ile karşılanmıştı. Fakat Metin amca, Tahir abinin emanet ettiği ve her şeyini üstlendiği Şermin ablayı bile evine yaklaştırmıyordu. Hatta zaman zaman evine yaklaşanları yalandan da olsa bıçakla korkutuyordu… Adadaki son günlerinde sürekli feribota binerek bilmediği yerlere gitmeye çalışan Metin amcayı her seferinde feribotta adalılar ve kolluk güçleri durduruyordu. Çünkü demans nedeniyle artık iyice aklı gitmişti Metin amcanın… Artık tek başına yemek yemekte bile zorlanan Metin Yağcıoğulları için bakımevi de şart olmuştu. Ve kalan ömrünün yaklaşık son üç yılını da bakım evimde geçirmişti. O belki artık hiç kimseyi hatırlamıyordu ama tek tük de olsa adadan ziyaret eden oluyordu Metin amcayı… En son da iki mahallemizde muhtarlık yapan Mehmet Uysal ziyaret etmişti.
18 Mart günü telefon geldi. Toto Metin Çanakkale-Kepez’de kaldığı bakım evinde vefat etmişti ve kimsesizler mezarlığına gömülecekti. Bu içime dokundu. Hemen Bozcaada Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz’ı aradım. Son dakikada Hakaşn Başkan ve Bozcaada Kaymakamı Muhammet Mustafa Kara’nın araya girmesi ile Metin Yğcıoğulları ait olduğu yere, Bozcaada’ya getirildi ve oraya gömüldü. Metin amcanın vefat haberinde kullanmıştım; “Bozcaada’da bir dönem sona erdi”. Kültürü, mimarisi, komşuluk ilişkileri, sosyal hayatı hızla değişen ve yalnızlaşan Bozcaada’nın insanı, ressamı değildi Toto Metin. Belki kendisi yalnızdı ama ona Bozcaada yetiyordu. Ben eminim unutmam da umarım Bozcaada da unutmaz ressam Metin’i, Toto Metin’i, Foto Metin’i, Metin amcayı, Metin Yağcıoğulları’nı…